28 Ocak 2015 Çarşamba 0 yorum

İpsiz Sapsız Uçurtmalarıma..
düşlerime bağladığım uçurtmalarım vardı 
ipsiz sapsız bıraktığım
ipsizdiler, kimse kesemesin diye
umutlarım bitmesin diye..

sonra..
sonra sen girdin hayatıma
tüm uçurtmalarımı bağladım bir bir
yüreğine
ellerine
soluk alırken göğsünün inip kalkışına
ışıl ışıl bakan gözlerine
gözlerinde gördüğüm siluetime hatta.. 
bir baktım her şey sen
her yer sen

korktum,
ağladım,
saklandım..
kendimden kaçtım senden sonra
ama çanak çömlek bile patlamadı
nereye gidersem gideyim
ne yaparsam yapayım
beynimin kıvrımlarından sızdım durdum
her seferinde daha sancılı buldum
kendimi, sensizliği, senden artakalan beni ..

keşke..
demedim
diyemedim
çünkü sözümdün
“iyi ki”lerimdin
ve sözden dönmek bize yakışmazdı sevgili..
biz de üstümüze düşeni yaptık sustuk..
ben ve uçurtmalarım
yalnızlık kuyumuzun dibinde
sarıldık ve sustuk..
öylece..
26 Ocak 2015 Pazartesi 0 yorum
melekler de gıpta eder
Ölgün ruhum bir kaşık suda boğuluyor 
yıldızsız akşamların altında. 
Sabahın oluşuyla karın boşluğumda gücünü sınıyor 
tüm hayalleri elinin tersiyle boşluğa iten içimdeki çocuk. 
Pergelle çizdiğim dairelerin ortasına gömüyorum kendimi
ve eksenine ayak uyduramayan sarhoş misali yalpalayan acıların 
gözlerimin önünde devleştiğine şahitlik ediyorum
Bitkin bir sonbahar sarıyor kefenimi
kefenime sarınmış ruhumun yükselişini izliyorum 
göğün yedinci katından
melekler saygıyla eğilirken geçmişimin heybetli duruşu karşısında
ben sonsuzluğun sonuna bahşediyorum 
tüm gülümseyişlerimi...


25 Ocak 2015 Pazar 0 yorum
KOPAMAYIŞLARINDAN ÖPEYİM
Sanki soldu yapraklar.
Yittik ve savrulduk.
Kim duymuş feryadımızı?
Fırtınada sessiz çığlıklar atmışız.
Ayrı yana savurmuş deniz dalgaları.
Sen kıyıya varmış soluksuz,
Bense kapılmışım bir alaboraya.
Özler oldum sana dair olmayı.
Seni sarmayı,sarmalamayı.
Bi kaç hoş tını kalmış senden geriye.
Birde yitik bi kaç satır yazı.
Şiirler adadık birbirimize.
Ve gittik.
Giden ben değildim aslında
Sen itmiştin bir uçurum kenarından.
Hala içim hoş,
Beni atarken denizlere,parmaklarını hissettim.
Kokun geldi burnuma.
O an bile seni sevdim.
Ölüm nefesimle çakışırken
Ben seni sevmek ile meşguldum.
Bir ağaca tutunmuş olsaydım şayet,kurtulurdum.
Kurtulmak ve nefes alış verişlere devam etmek.
Peki ya yaşamak için illa soğuk bir nefes mi gerek?
Sensiz meyvesiz bir ağaç,
Sensiz denizsiz bir liman.
Ben sensiz hiç bir şeyim.
Sen bensiz yoksun ve yitik.
Bir kaç satır kalsın sana dair.
Benden hallice ve dudaklarına dair.


0 yorum
başımı çevirdiğimde seni görmenin mükemmeliyetini yaşadım..
isminin geçmesi,seni hatta bir fotoğrafını görmem kalp ritimlerimin değişmesi için yeterli.. 
yine kalp ritimlerimle oynuyorsun.
saçların hala çok güzel. ve hüzünlü.
güzelliğin başımı döndürüyor.
ve sesini duymak;
dünyadaki bütün sesler halt etmiş! sesin hala kulaklarımda.
benimle değilsin, işte bu tam bir saçmalık!
gelip parmak uçlarından tutabilmek isterdim. aslına bakarsan çok şey isterdim.
her gün görebilmeyi dilerdim yüzünü. öpücükler kondurmak.
çok uzaksın. belki sadece bir kaç adım. ama ben, bu uzaklıktan bahsetmiyorum.
”izin ver kırayım zincirlerini” izin ver tamamlayalım yapbozumuzu.
sensizliğin bilmem kaçıncı günü.
ve bence bunların hepsi tanrının işi.


0 yorum
Gidiyorum… Bu şehirdeki her şeyi,herkesi bırakıp gidiyorum… Tüm dostlarımı Allah`a emanet ediyorum. Tanrı`nın gazabını kendimde hissederek gidiyorum… Bu şehir bensiz olacak artık. İstanbul ben olmasam da mutlu olur,ben olmasam da yaşar insanlar… Farklı yerlerin mevsiminde soluyacağım nefesimi.Dört mevsim seni arayacağım gittiğim her yerde. Boğulacağım… İnsanların arayışları ve yıkılışları boğacak beni… Bir başıma kalacağım ıssız çiçeklerin gölgelerinde. Yitip gidenlerin ardından gözyaşlarımı daha fazla dökeceğim. Daha fazla arayacağım hüzünlü gözlerini.Gidişler bozmadı beni be biricik.Biraz daha alıştırdı acıların simsiyah ellerine. Gece mavisi umutlara biraz daha sıkı tutunmayı öğretti. O umutlarda sen vardın çünkü. Senin bembeyaz saflığın ve gülen gözlerin vardı. Çok aradım seni,çok inatlaştım hayattaki kendimle.Senden başka çıkar yol bulamadım. Senden başka hayat tadamadım. Titriyor be biricik artık tüm vücudum. Ellerim… Gözlerim… Göz bebeklerim… Zamana boylu boyuna uzanmıştım. Ruhumu uzak bir kumsalda sen yakıyordun. Her kum tanesiyse kocaman bir ömür olup zorluyordu hayatın kapılarını. Gıcırtıyla açılan kapıdan ise sen çıkıyordun. Her yerde,tüm bedenlerde sen… Bakılan,görülen ama hissedilemeyen… Biricik gülümse hadi bana oralardan. Utangaç gülümsemeni savur rüzgarlara. Savur ki ulaşsın uzak diyarların anlamsızlığına,savur ki kendimde bile seni bulayım. Adressiz rüzgarla anlatayım derdimi.Sonra tekrar tekrar sende kaybolayım.

Yolların düzenbazlığında bir çukur çıktı önüme. Atlayayım dedim. Tam ortasındaki lanetlilerin içinde buldum kendimi. Çırpınırken sen çıktın önüme. O kadar umutluydu ki bakışların…İçinde sanki tüm saflıklar vardı… Sanki tüm güzellikler sendeydi… Biricik saçlarının arasındaki bir papatyanın solmadan önceki son çığlıklarını duyabiliyor musun? Bırakma beni,gitme demiyor mu? Bırakan ve giden her şeye umutla bakmak sana bakmak olsa gerek. Cennet ve Cehennemi bir arada bulmak senin o tatlı gülüşün demek… Yüzün ise kaybolmamak için direnen bir kelebek… Son nefesim ise Azrail`in bana ve benim sana olan sayısız özlemimin içinden çıkan bembeyaz bir kefen…


Ölümün sıcak kolları nasıl olsa bir gün gelip beni benden alacak. O yüzden umutlarımdaki sana artık biraz daha sarılıyorum ...



15 Ocak 2015 Perşembe 0 yorum
Yatağımın başucundaki kitap ol...
okumadan her gece 
uyku girmesin gözlerime
rüyalarımın senaryosu ol
her kelimen soluğum
her sayfan hayatım olsun
Yatağımın başucundaki kitap ol...




13 Ocak 2015 Salı 0 yorum
o bir an için tüm bu çabalar...
tüm yudumladığım çaylar,
o an ki tadı garipsemek için.
tüm sessizlik ataklarım,
o an ki sessizliği duygusuzlaştırmamak için.
tüm kekelemelerim,
o anı hissisleştirmemek için.
o an için tüm çabalar...
seninle oturup başbaşa
bir yudum çay içeceğimiz
göz göze bakışacağımız
kekeleyerek seni seviyorum diyeceğim
o an için tüm çabalar...

8 Ocak 2015 Perşembe 0 yorum

Sınav Öncesi Tıp Öğrencisi

Bu dünyada bir Galata Kulesi bir de tıp öğrencisi çekmiştir bir çileyi bu kadar. Değişik ellerden değişik işkenceler çekerken kader de biz tıp öğrencilerine oyunlarını oynamaya devam etmekte.
Bir öğrencinin psikolojisinin bozulduğunun en önemli göstergelerinden birisi de eline geçen her fırsatta sisteme bir kulp takmaktır. İki konu arasındaki bağlantı da anca böyle kurulur. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunurken, üretken kafa sağlam vücutta bulunmuyor maalesef... 
- Neye içiyoruz?
- Aramızdaki en kıdemli derbedere. 1500 yıl önce gemiler için fener kulesi olarak yapılmış. Sonra başka biri eline geçirmiş esirler için zindan yapmış. Esirler bırakmış kendini gövdesinde o içine atmış. Başka biri yangın kulesi yapmış. Yangın habercisi iken 2 kere cayır cayır yanmış yine yıkılmamış. Biri gelmiş rasathane yapmış. Deprem habercisi iken 2 deprem görmüş, yara almış, yıkılmamış. Bir fırtına çıkmış kubbesi uçmuş, 5 savaş görmüş, 15 yara almış, yıkılmamış. Şimdi onun yanında başka bir şeye içilirse söyle ona içelim.
İncir Reçeli 2.

6 Ocak 2015 Salı 0 yorum

"Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde tutsaklık günleri. Koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren Nazım, aynı zamanda cezaevi yönetimine de yardım etmektedir.

Cezaevi denetimine Adalet Bakanlı’ndan bir müfettiş gelir. 
Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre: 
- Nazım da buradaymş, çağır da görelim nasıl biridir? der. 
Nazım’ı odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım’ı tepeden tırnağa süzer ve: 
-Demek Nazım sizsiniz, der. Nazım’a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası, “gidebilirsiniz” der. 
Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe: 
-Ömer Hayyam adını duydunuz mu? diye sorar. Müfettiş hemen atılır: 
-Kim duymaz Hayyam’ı. 
Nazım: 
-Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi? diye sorar. Müfettiş şaşırır. 
Nazım konuşmasını sürdürür : “görüyorsunuz sanatcıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. 
Yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin Adalet Bakanı’nı ve sizi kimse anımsamayacak” der çıkar. 
Müfettiş yaptı yanlışı anlar, Nazım’ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur.”
1 Ocak 2015 Perşembe 0 yorum

Genç Bir Müslümanken Yapılacak 15 Şey


Elhamdülillah Müslümanız diyoruz. Henüz Müslümanken ve ölmemişken yapabileceğimiz şeyler vardır. Temel bilinen ibadet ve görevlerimiz bir yana ama bir Müslümanın hayatında yapacağı ve arkasından iz bırakacağı şeyler lazım. Bizde bir liste oluşturduk. Buyurun;
1. Hayatınızda 1 kez olsun 1 kişiye Kuran okumayı öğretin.
Eğer Kuran okumayı biliyorsanız, etrafınızda okumayı bilmeyen en az bir kişiye Kuran okumayı öğretin. Onun okuduğu her harfin, her kelimenin ecri size de ulaşır.
“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” (Buhari)
Kur’an okumayı öğret
2. Hayatınızda 1 kez olsun bir İslami organizasyon veya projenin içine dahil olun.
İslami dava için hazırlanan organizasyon ve projelere dahil olmaya çalışın. Gönüllü olarak olabilir, fiziki olabilir, fikri olabilir. Ama dahil olun. Sesinizi ve fikirlerinizi daha yüksek duyurmaya çalışın ve daha büyük mecralara taşıyın.
3. Hayatınızda 1 kez olsun 1 kişinin Müslüman olmasına vesile olun.
Bu çok zor bir seçenek gibi dursa da yurtdışında olan veya çevresinde Müslüman olmayan kişiler olabilir. Eğer yok diyorsanız, Müslüman olan ama öyle yaşamayan birini muhabbet ve sevgi yoluyla daha İslami yaşamaya alıştırmaya çalışın. Ama direktif ve öğütle olmaz. Örnek olun, arkadaşınızla normal bir yaşam sürün ve o süreçte buna dahil olmasını sağlayın.
4. Hayatınızda 1 kez olsun hiç tanıdığınızın olmadığı bir mezarlığa girin ve dua edin.
Yoldan geçerken durun ve içinde tanıdığınız kimse olmamasına rağmen mezarlığa gidip ziyaret edin. Sularını doldurun, temizleyin, dua okuyun.
5. Hayatınızda 1 kez olsun 1 Müslümanın namaz kılmasına vesile olun.
Namaz dinin direğidir. Namazsız Müslüman da eksiktir. Çevrenizden birini seçin ve namaz kılmayı bilmiyorsa öğretin, biliyorsa devamlı hale getirmesine yardımcı olun.
6. Hayatınızda 1 kez olsun hiç kimsenin bilmediği bir iyilik yapın.
Bu çok önemli. Bir elin verdiğini diğer el görmemelidir. O halde bunu hayatımızda bir kez olsun başarmaya çalışalım. Çevrenizde ihtiyaç sahibi bir ev tespit edin. Ardından bir akşam bir erzak poşeti hazırlayıp kapının önüne bırakın ve zili çalın. Sonra da bir yere gizlenin. Alındığını görünce şükredip gidin.
7. Hayatınızda 1 kez olsun şükür namazı kılacak bir neden bulun.
Mutlak şükür namazı kılacak nedenlerimiz var ama biz bunu fark edemiyoruz. Bir gün sizin için alelade olan bir neden için şükür secdesi yapın ve şükür namazı kılın. Aslında her neden mükemmeldir ama göremeyiz. O halde mükemmeli beklemeyin ve yapın!
8. Hayatınızda 1 kez olsun bir gün tüm vakit namazlarını farklı camii/mescidlerde kılın.
Bunu geziye gittiğiniz bir yerde de yapabilirsiniz. Bir günü buna da ayırabilirsiniz. Bunu yapmak size şükür ve hamd hissettirecek. Daha fazla camii keşfedeceksiniz.
9. Hayatınızda 1 kez olsun İslama hizmet için bir dil öğrenin.
Zeyd bin Sabit’i biliyoruz. O Bedir savaşında esir düşen müşriklerden Arapça öğrenmişti. Üstüne Peygamberimiz (s.a.v.) istiyor diye hiç bilmediği İbraniceyi 3 haftada, Süryaniceyi ise 1 ay dolmadan öğrenip gelmişti. Sırf Allah resulü (s.a.v.) istiyor diye. SubhanAllah. Bu sayede İslam üzere yaptığı işler ve görevleri artmıştı. Bizde İslam yolunda kullanmak adına bir dil öğrenebilirsiniz.
10. Hayatınızda 1 kez olsun rastladığınız ihtiyaç sahibi birine o anda cebinizdeki tüm paranın yarısını ona verin.
Ama bu bahsettiğimiz dilenciler değil. Zor durumda olan birilerinden bahsediyoruz. O anda çocuklarına bir şey alamayan anne olur, hallerinden zor durumda olan birileri olur. Kırmadan, incitmeden, riya da etmeden bu hayrı yapabilirsiniz.sadaka
11. Hayatınızda 1 kez olsun çantanıza şeker doldurun ve bir gün yola çıkıp gördüğünüz her çocuğa dağıtın.
Bizde bu vardır zaten. Hani arefe günleri, kandillerde vs dağıtılır hamurlar, şekerler. Bir gün sebepsizce çantanızı doldurun ve gülümseyerek bunları dağıtın. Uçlarına hadis veya ayetler yazıp yapıştırabilirsiniz, dua veya hayr ile ilgili.
12. Hayatınızda 1 kez olsun sahafları gezin ve eski bir tefsir, meal kitabı alın. Osmanlıca veya Arapça olabilir. Canınız sıkıldıkça bir cümle bir cümle inceleyin.
Böylece hem sahaf kokusunu alırsınız hem de bir dilde inceleme yapmanıza vesile olur.
13. Hayatınızda 1 kez olsun İslami bir panel, konferans katılın.
Artık her alanda olduğu gibi İslam üzerine de ulusal ve uluslararası paneller, konferanslar, kongreler yapılmakta. Sizde en az bir kere bunlardan birine katılın. Ya dinleyici olarak ya da katılımcı.
14. Hayatınızda 1 kez olsun dini İslam olan bir ülkeye gidin.
İnsan hayatında pek çok yeri gezebilir. Ama mutlak dini İslam olan bir ülkeye de gidin. Oradaki uygulamayı, insanları, mimariyi ve tarihi incelemeye çalışın. Dünyanın Türkiye’den ibaret olmadığını, başka ülkelerde insanların dinleri için neler çektiğini, Müslümanlığın benlikten ibaret olmadığını görür ve yeni tefekkürlere dalarsınız. Tefekkür iyidir. :)

15. Hayatınızda 1 kez olsun bir yardım kuruluşuna gönüllü olun.
Bir Müslüman diğer insanlarla hemhal olabilmelidir. Dünyaya duyarlı olmalı ve takip edebilmelidir. Sadece takip etmek yetmez. Üstüne kalben, fikren, fiilen bir şeyler yapması da gerekir. Bunun içinde kendinize yakın gelen bir yardım kuruluşunda gönüllü olarak çalışılabilirsiniz.
 
; Sayfa Başına Dön