merdivenin en alt basamağında kalmak bazen,
yenilgiyi kabul etmek değil de,
savaşmayı reddetmek.
durup dinlenmek için,
henüz çıktığın yeni bir enkazın altında
ölmüşken biraz yaşamak
uğruna dinlemek hayatı,
dinlenmek kendi dizlerinin dibinde.
beni bırakın,
ben tüm basamaklarda kendimi yalnızlaştırarak,
bir bir o enkazın altında
kendi halime kalmakla yükümlüyüm.
çünkü uğraştım,
ağlamak için hayatı,
gözlerime de savaş açtım,
akıtamadıkça.
nerede ve nasıl biriktiğini bilmeden,
doldukça volkanlar patladı içime,
sessiz lavların ardında
en çok ben yandım.
ben sustum,
ağlamayı da,
konuşmayı da en çok ben sustum.
ne varsa sakladım çoğu zaman,
ya da çarptım gerçekleri yüzüne
ne kadar acıysa
ve acıttıysa bil ki en çok ben acıdım.
anlatmak istedim sonra,
ya benim anlatacak kadar çok kelimem yoktu
ya da duyulmadım.
duyuramadım kendimi.
ama saat erken dediysem mesela,
-gitme demekti bu -
saat çok erken dedim çoğu defa,
üzerini açıp kelimelerin bağırmadımsa,
en çok ben katili oldum o zamanların,
bir ucundan diğer uca saatlerin içine asılı kaldım.
kısaca zamanla ben öldüm.
buna da alıştım,
en çok kendim hakkında yanılırken
ve bilerek yaparken tüm hataları,
saplanırken ellerim göğsüme,
parçalayıp kalbimi çıkarmasaydım,
koşup sarılırdım,
"alışma artık kal biraz" dediğini duyardım.
sevmeye de gitmek kadar cesaretim olsaydı keşke.
kırdığım döktüğüm savurduğum kelimelerimle
bir gün kendim cezalandırılsaydım
"dur artık kadın, kaçma", diyerek
beynimde yarattığım tüm senaryoları
ve önemsemediğim sonları için
belki bu gece sadece biraz daha mutsuz olmuş olabilirim.
çünkü sevmek sadece kelimelerimden ibaretmiş artık,
hiçbir sözün,
yerinde ellerimi bıraktığım
kalbime değmediğini gördüğümde anladım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
1 yorum :
Çok güzel bir.paylaşım..
Yorum Gönder