11 Şubat 2015 Çarşamba
Gecenin mürekkebi usulca tenimden yırtılırken, ben milyonlarca çiviyle çakılmış gibi yatağımda, gözlerim açık, apaçık bekliyorum. Günün ağarmasını mı yoksa zihnimin çenesini kapamasını bekliyorum inan bilmiyorum. Kendime yanağımdaki kırmızıdan daha yakın bulduğum bir dostum tarafından bıçaklandım dün gece. Su her şeyi temizler, dedikleri gibi zamanda siler miydi ihanetin ıslığındaki sessiz keskinliği? İnsan günde yüzlerce yalan söyler ama bir tanesini kendisine söylenmiş yakaladığı anda silip atar her şeyi. İnsan günde yüzlerce kişiyi aptal yerine koyar ama bir kişi kendisini aptal yerine koymaya cüret ettiği anda yıkılır bütün özgüveni. Kendimi suçsuz hissediyorum ve yokluğa kapatıyorum. Aslında çok da umutsuz değilim, sadece kalbim kırık. Bıçağın sırtımdaki somut varlığı sıkıştırıyor beynimi.sakin bir denize dalar gibi kendimi zamanın sonsuzluğuna bırakıyorum.çünkü yapabileceğim tek şey bu. Zamanın, acıyan yerlerimi usulca öpmesini beklemek.  ve her şeyin geçeceğine inanmak.


0 yorum :

Yorum Gönder

 
; Sayfa Başına Dön